a
whatsapp ihbar hattı haber postası
  • Haber Postası
  • Mersin
  • 7 Ekim İsrail Saldırısının Yıldönümü’nde Ak Parti Mersin’den Basın Açıklaması

7 Ekim İsrail Saldırısının Yıldönümü’nde Ak Parti Mersin’den Basın Açıklaması

Ak Parti Mersin İl Başkanlığı, 7 ekim'den bu yana devam eden İsrail saldırılarının yıldönümü'nde ulu cami önünde basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasında Ak Parti Mersin İl başkanı Adem Aldemir şu ifadelerde bulundu;

Bugün, İsrail’in Filistin’e yönelik başlattığı insanlık dışı saldırının birinci yılında bir araya gelmiş bulunmaktayız. Bu vesileyle, Filistin halkının maruz kaldığı zulmü bir kez daha güçlü birşekilde kabul etmediğimizi ve Filistin davasını savunmaya devam edeceğimizi tüm dünyaya birkezdahailan ediyoruz.

İsrail, Gazze Şeridi’ne yönelik başlattığı saldırılar ile Filistinli savunmasız sivilleri hedef almış, uluslar arası hukuku hiçe sayarak büyük bir insanlık suçuna imza atmıştır.
İşlediği soykırım suçunun üzerini örtmek için de 7 Ekim’i bahane etmektedir. Bu noktadaçok önemli bir gerçeğin altını çizmek istiyoruz: 7 Ekim’i, meselenin sanki sıfır noktasıymış gibiele alan bir yaklaşımı kesinlikle kabul etmiyoruz. 7 Ekim esasında İsrail katliam ve soykırım makinasının hız ve şiddetinin daha da artmasıdır. Bir yılın içinde 17 binden fazla çocuk, 11 binden fazla kadın olmak üzere 42 binden fazla masum Filistinli sivil İsrail’in acımasız ve insanlık dışı saldırıların da şehit düştü.
Hiçbirşey7Ekim’debaşlamadı!Süregidensoykırıma7Ekimsebepolmadı!

77 yıllık bir işgal, zulüm ve katliam tarihinden bahsediyoruz. Topraklarından edilmiş;hakları ve malları gasp edilmiş; öldürülmüş; katliama uğramış milyonlardan bahsediyoruz. Böylebir gasp ve hırsızlığın üstüne kurularak, uluslararası hamilerinden yüz bulup günümüze kadar gelen bu suç şebekesinden zaten ne hak ne hukuk nede adalet beklenebilir.
Diğer taraftan, uluslar arası hiçbir kurum bu insanlık dışı durumun durdurulması için yeterli çaba sarf etmemiş, insan haklarını ağzından düşürmeyen bazı Batılı devletler maalesef ki İsrail’i kınama cesareti bile gösterememiştir. Bugün hala uluslararası toplum gereken adımları atmaktan, uluslar arası hukuku işletmekten son derece uzaktır.
İsrail, bölgenin ortasına Batılı güçlerce bırakılmış bir bomba misali on yıllardır bölgede istikrarsızlık ve kaos kaynağı olmayı sürdürmektedir.

İsrail, kurulduğu günden bu yana, Batı’nın çifte standardını, iki yüzlülüğünü ve ikirciklitavrını gösteren bir örnek olmuştu. 7 Ekim’den bu yana da acizlik, zayıflık ve sefaletini degöstermiş oldu. Bugün bu katliama ses çıkarmayan hiçbir devletin kendini ciddi bir devlet olarak görme hakkı yoktur. Yine bugün bu soykırıma itiraz edemeyen hiçbir ülkenin insanlığa söyleyecek tek bir sözü kalmamıştır.
İsrail 1930’ların Nazi Almanyası’ndan farksızdır. Tıpkı Nazi Almanyası gibi soykırımcı, saplantılı ve ırkçı bir ideolojiye sahiptir. Yine tıpkı Nazi Almanyası gibi saldırgan, şımarık, küstah davranışlar sergilemektedir. İsrail bugün Ortadoğu’da etrafına bulaşan ve tüm bölgenin düzen veistikrarını tehdit eden bir yapıdır. Nazi Almanyası’nın durdurulmamasının dünyanın başına açtığıdertleri tarihten biliyoruz. Bugün de İsrail durdurulmadığı takdirde tüm bölgeyi ateşe atana kadar devam edecektir.

Bu nedenle tüm gücümüzle haykırıyoruz:

İsrail durdurulmalıdır! Netanyahu hesap vermelidir!
Diğer taraftan devam eden bu vahşet karşısında ortak bir adım atamayan İslam dünyasının içinde bulunduğu durumdan da dersler çıkarmalıyız. Bu anlamda güçlü bir Türkiye’nin daha adilbir dünya ve daha etkin bir İslam dünyası için ne kadar elzem olduğunu bir kez daha görüyoruz.Türkiye olarak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Filistin’in haklı davasını her zaman ve her platformda savunduk; savunmaya da devam edeceğiz. Türkiye, yalnızca diplomatik yollarla değil, aynı zamanda insani yardımlar ve kalkınma projeleriyle de Filistin halkının yanında olmuştur. Filistin’e yapılan insani yardımların büyük çoğunluğu bugün ülkemiz tarafından yapılmaktadır.

Konuyu insani boyutlarının yanı sıra stratejik boyutlarıyla da en ince ayrıntılarına kadar elealıyoruz. İsrail saldırganlığının ülkemize de yönelebileceği riskini tüm bölge ülkeleri gibi biz de görüyoruz. Vad edilmiş topraklar safsatasının içine ülkemiz topraklarını da katan bu suç şebekesinin planlarının farkındayız. Stratejik tüm hazırlıklarını yapan bir ülkenin özgüveninitaşıyoruz. Fakat aynı zamanda toplumsal istikrarın da hayati olduğunu bildiğimizden iç cepheyigüçlü tutmak için vatandaşlarımızı ülkemizin karşılaşabileceği uluslararası tehditler konusunda siyasi ve ideolojik tutumlarından bağımsız olarak tek bir cephede birleşmeye davet ediyoruz.

Bu nedenle Cumhurbaşkanımızın yıllardır tekrar ettiği “bir olacağız, iri olacağız, diriolacağız,kardeşolacağız,hepberaberTürkiyeolacağız”şiarınıbirahitleşmeolarakgörüyoruz.
Bu anlamda güçlü bir Türkiye’nin ve siyasi iradenin öneminin hem bölgemiz hem deinsanlık için ne denli hayati olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Filistin davasına sahip çıkan Cumhurbaşkanımızın küresel çeteler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından yıllardır neden hedef alındığını bugünlerde yeniden idrak ediyoruz.
Filistin, sadece bir coğrafi bölge yada bir halkın mücadelesi değildir; Filistin, tüm insanlığın vicdan davasıdır. Filistin’in bağımsızlık mücadelesi, aynı zamanda evrensel insan hakları mücadelesidir. İsrail’in işgal politikalarına, Filistin halkına uyguladığı zulme ve insan hakları ihlallerine karşı mücadelemiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde devam edecektir.
Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0