35,1895
2.968,33
9.724,50
06 Kasım 2024 Çarşamba
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Yeniden getirilen pandemi kısıtlamalarını AKP Kongresi üzerinden eleştiren Akşener, “Sizin lebalep kongrelerinizdeki keyfiniz Allah’ın sofrasından daha mı kıymetliydi? Kongrelerinize yasak getirecek bir durum yoktu da mübarek sofralarda mı aklınız başınıza geldi. Restoranlar, lokantalar on binlerce işletme yeniden kapanacakmış. Yahu siz ne vicdansız ne izansız adamlarsınız. Lokantalarda, kafelerde üç beş kişi bir araya gelince salgın yayılıyor da binlerce kişiyi toplayıp getirdiğiniz kongrelerinizde virüs tatile mi çıkıyordu? Yazıklar olsun size, yazıklar olsun. Bu vicdansızlığınıza yazıklar olsun” diye konuştu.
Meral Akşener, İYİ Parti Grup Toplantısında şunları söyledi:
Sayın Erdoğan ve AK Parti iktidarının keyfi yönetim anlayışının memleketimize olan maliyeti her geçen gün artıyor. Bu aralar yediden yetmişe herkeste bir tedirginlik var. ‘Eyvah yoksa damat geri mi dönüyor?’ sorusu her mecrada dillendirilmeye başlandı. Kendisinin ekonomi yönetimi kariyerinde Hazine’nin 128 milyar dolarlık rezervi erimiş, Türk lirası pula dönmüş, işsizlik artmış, faiz artmış, enflasyon artmışken, bu işi beceremediğini defalarca kanıtlamış bir insanın tekrar bu konularla anılmasını bile son derece saçma ve sakıncalı buluyorum. Ama maalesef Sayın Erdoğan saçmalama konusunda çıtayı uzaya çıkardığından, maalesef kesin konuşamıyorum.
Hayatı ahlakla arasına epey mesafe koymuş büyüklerinden öğrenmiş bir genci, ahlaksızlığı büyüklerinden öğrenmiş bir genci, vicdansızlığı büyüklerinden öğrenmiş bir genci, elbette linç edecek değilim. Benim meselem kendini bu çarpık zihniyete teslim etmiş bu gencimiz değil. Gençler yanlış yapabilir. Benim meselem o gencimiz de dahil, tüm gençlerimizi bu zihniyetin yarattığı ahlak erozyonundan koruyup kollamaktır. Benim meselem hata yapan gençlerle değil, onları hak yolundan ayıran bu karanlık zihniyetledir. O gencimiz ne diyor ‘Ak Parti’de görev alırsam kazanmamın önü açılır diye düşündüm.’ Ne kadar acı değil mi? ‘Çok çalışırsam, çabalarsam, emek verirsem sonunda başarırım helaliyle kazanırım’ değil, ‘AK Parti’de görev alırsam daha çok kazanırım…’ Gençlerimizi böyle düşünmek zorunda bırakanlara yazıklar olsun. O gençlerin hayat zannettikleri, hak zannettikleri, bu maskeli baloyu sorgulamak zorundayız.
Sizin lebalep kongrelerinizdeki keyfiniz Allah’ın sofrasından daha mı kıymetliydi? Kongrelerinize yasak getirecek bir durum yoktu da mübarek sofralarda mı aklınız başınıza geldi. Restoranlar, lokantalar on binlerce işletme yeniden kapanacakmış. Yahu siz ne vicdansız ne izanız adamlarsınız. Lokantalarda, kafelerde üç beş kişi bir araya gelince salgın yayılıyor da binlerce kişiyi toplayıp getirdiğiniz kongrelerinizde virüs tatile mi çıkıyordu? Yazıklar olsun size, yazıklar olsun. Bu vicdansızlığınıza yazıklar olsun.
Milletimiz ‘aşı nerede aşı’ diye soruyor, siz gökyüzüne bakıp ıslık çalıyorsunuz. Çok sıkışınca da taksit taksit aşı müjdesi veriyorsunuz. Önümüzdeki ay dediğiniz tüm müjdeler, o ay gelince bir sonraki aya kalıyor. Bu beceriksizliğin hesabını kim verecek. İçişleri Bakanı kongreler lebalep dolu olduğundan beri ortada yok. Sağlık Bakanı utancından salona bile gelemedi. Hatta en son çıkıp ‘kongreleri konuşmanın kimseye bir faydası yok’ dedi. Tercümesi şu ‘Lütfen bu bahsi kapatalım verecek cevabım yok çok utanıyorum’ diyor. Yönetim zafiyetine bakar mısınız? Bakanları utanıyor, Sayın Erdoğan utanmıyor. İşte size Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde salgınla mücadele.
Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. Öyle olmasa kendi kendilerine verdikleri yetki ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilebilirler miydi? Milletin Meclisi onaylamış, Sayın Erdoğan’ın aklına esmiş, kendi kendine verdiği yetki ile sözleşmeyi iptal ediyor. Buradan çok net vurgulamak istiyorum. Kim ne derse desin, şunu herkes bilsin ki o Sözleşme hâlâ geçerlidir. Yöntem de açıklanan karar da hem hukuken hem siyaseten geçersizdir. Sayın Erdoğan, burası muz cumhuriyeti değil muhterem. Burası binlerce yılık devlet geleneğinin sonucu olarak kurulmuş büyük Türkiye Cumhuriyeti aklını başına devşir. Kendisi bir de çıkmış Cuma namazı sonrasında kadınlarımızı tehdit eder gibi diyor ki ‘O iş bitti, önünü ardını kurcalamayın.’ Bak sen şu tarza, şu tavra bakar mısınız? Emrin olur ağam. Bu tehditler, kadınlara sökmez Sayın Erdoğan. Elinden geleni ardına koyma. Tacize, tecavüze, hakarete, iftiraya, dayağa boyun eğmemiş o kadınlar senin tehditlerine hiç boyun eğmez.
Sen ‘O iş bitti’ dediğinden beri yedi kadınımız öldürüldü. Söyle bakalım o iş gerçekten bitmiş mi Sayın Erdoğan? Sen söyleyemezsin ben söyleyeyim. O iş kadınlar ‘bitti’ demeden, bitmez Sayın Erdoğan. O iş kadınlara musallat olan bu ahlaksızlık bitmeden, bitmez. O iş kadınlar sokakta korkmadan yürümeden, bitmez. O iş kız ve erkek çocuklarımıza göz koyan sapıklar bitmeden, bitmez. O iş o kokuşmuş zihniyetiniz bitene kadar bitmez.
İşin ironik yanı bu keyfiyetin anında müşteri buluyor olması. Sayın Erdoğan’ın her garip çıkışına hemen bir tüy dikenin olması çok ilginç. Türk Milletinin iradesinin tecelligâhı, Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı çıktı ve dedi ki, ‘Cumhurbaşkanı isterse Montrö’den de çekilir.’ Lafa bakar mısınız? Bu lafı eden hukuk profesörüne bir bakar mısınız? Meclis çiğnenmiş, milletin iradesi çiğnenmiş, sahip çıkacağına, Millet iradesi diyeceğine hakimiyet milletindir diyeceğine çıkmış bir de üzerinde tepiniyor. Kurtuluş Savaşını yapmış Gazi Meclis’in Başkanı değil, sanki Saray’ın Meclis’teki irtibat bürosu şefi konuşuyor, yazıklar olsun sana da.”